
Merkez Bankası'ndan İflas Alarmı: Riskler Gizleniyor mu?
Merkez Bankası'nın (TCMB) yayımladığı son finansal istikrar raporu, reel sektör firmalarının temerrüt riskine odaklanarak ekonomi çevrelerinde tartışma yarattı. Rapor, parasal sıkılaşmanın etkilerini değerlendirirken, özellikle 2018-2019 ve 2023-2025 dönemlerini karşılaştırmalı olarak analiz ediyor. Ancak, rapordaki iyimser tabloya rağmen, uzmanlar risklerin daha derinlerde yattığına dikkat çekiyor.
Merkez Bankası'nın İyimser Analizi
Rapora göre, 2018-2019 döneminde verimli firmaların temerrüde düşmesi dikkat çekerken, 2023-2025 döneminde riskin daha çok verimsiz firmalarda yoğunlaştığı belirtiliyor. Sağlıklı firmaların temerrüde düşme oranının 2018-2019 döneminde %7.2 iken, 2023-2025 döneminde %3.6'ya gerilemesi, Merkez Bankası tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Merkez Bankası yetkilileri, temerrüt oranlarındaki artışın finansal ve makroekonomik istikrar açısından ciddi bir risk oluşturmadığını savunuyor.
Ancak bu iyimser analize karşı eleştiriler de yükseliyor. Özellikle, 2020 sonrası düşük faiz döneminin yarattığı yapısal tahribatın göz ardı edildiği belirtiliyor. O dönemde uygulanan genişleyici para politikaları, verimliliği düşük ve finansal açıdan kırılgan firmaların piyasada varlığını sürdürmesine olanak tanımıştı. Bu durum, ekonomide "zombi firmalar" olarak adlandırılan, aslında batık durumda olan ancak çeşitli yöntemlerle ayakta kalmaya çalışan şirketlerin sayısının artmasına neden oldu.
Uzmanlardan Kırılganlık Uyarısı
Ekonomist İris Cibre, Merkez Bankası'nın analizinde önemli eksikler olduğunu vurguluyor. Özellikle, şirketlerin 155 milyar dolarlık döviz açık pozisyonunun göz ardı edildiğini belirtiyor. Ayrıca, firmaların takibe düşmemek için çek kırdırdığı, borçlandığı ve kredilerini yapılandırarak ayakta kalmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Bu durum, reel sektörde kırılganlığın sanılandan çok daha yüksek olabileceğine işaret ediyor.
Cibre'ye göre, şirketlerin gerçek durumu, Merkez Bankası'nın raporunda yansıtılandan daha karmaşık ve riskli. Firmaların borçlarını çevirme ve ödeme güçlüğü yaşaması, domino etkisi yaratarak daha büyük bir finansal krize yol açabilir. Bu nedenle, Merkez Bankası'nın daha gerçekçi ve şeffaf bir analiz yapması, riskleri doğru bir şekilde değerlendirerek gerekli önlemleri alması büyük önem taşıyor.
İflas Erteleme Mi, Gerçek Çözüm Mü?
Merkez Bankası'nın analizindeki iyimserlik, bazı çevrelerde "iflas riskini örtme çabası" olarak yorumlanıyor. Eleştirilere göre, raporun amacı, piyasaları sakinleştirmek ve güveni korumak olsa da, gerçek sorunların üzerini örtmek uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir.
Ekonomide sürdürülebilir bir büyüme için, zayıf ve kırılgan firmaların ayıklanması, kaynakların daha verimli alanlara yönlendirilmesi gerekiyor. Ancak, bu süreçte sosyal ve ekonomik maliyetlerin de göz önünde bulundurulması, işsizlik ve gelir dağılımı gibi sorunlara çözüm bulunması şart.
Sonuç olarak, Merkez Bankası'nın finansal istikrar raporu, ekonomi çevrelerinde önemli bir tartışma başlattı. Raporun sunduğu iyimser tabloya rağmen, uzmanlar risklerin arttığı ve daha gerçekçi bir değerlendirme yapılması gerektiği konusunda uyarıyor. Reel sektördeki kırılganlığın yönetilmesi, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından kritik bir öneme sahip.