Türkiye siyasetinin karmaşık yapısı içinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) etrafında dönen "gölge yönetim" iddiaları dikkat çekiyor. Artık sadece fısıltı gazetelerinde değil, kahve köşelerinde bile aynı soru soruluyor: İstanbul'un gerçek yönetim merkezi neresi? İddialar, Silivri Cezaevi'nde kurulan bir komuta merkezine işaret ediyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan özel bir bilgilendirme akışı, belediyenin çeşitli birimlerinden toplanan bilgilerin cezaevine aktarılması ve ardından talimatların İstanbul'a geri gönderilmesi şeklinde işliyor.

İstanbul'u Yöneten Hücre Toplantıları mı?

Belediyecilikte yazılı işleyişin aksine, kararların "gölge merkez"den beklendiği, telefonların sessize alındığı ve herkesin cezaevinden gelecek haberi beklediği bir atmosfer hakim. Bir gazetecinin ifadesiyle, "Bu şehir belediyecilikle değil, sabah hücre toplantılarıyla yönetiliyor." Bu durum, örgüt şemasına benzer bir yapıyı andırıyor: Lider içeride, avukatlar köprü görevi görüyor ve talimatlar dışarı taşınıyor.

KİPTAŞ'ı Kim Yönetiyor?

Bu "gölge yönetim" modelinde özerk bir kurum olarak dikkat çeken KİPTAŞ'ta, Ali Kurt'un etkisinin devam ettiği iddia ediliyor. İhale süreçlerindeki son dakika değişiklikleri ve projelerdeki belirsizlikler, "KİPTAŞ'ı gerçekten kim yönetiyor?" sorusunu akıllara getiriyor. Cevap ise yine aynı senaryoya işaret ediyor: Cezaevi görüşmeleri ve avukatlar aracılığıyla sağlanan talimatlar.

Perşembe Trafiği ve Siyasi Talimatlar

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in her perşembe Silivri'ye yaptığı ziyaretler, siyasi kulislerde farklı yorumlara neden oluyor. Bu ziyaretler, bir komuta zincirinin siyasete yansıması olarak değerlendiriliyor ve siyasi talimatların merkezi olarak görülüyor. İmralı örneğinde olduğu gibi, bu durum "örgüt var mı yok mu?" tartışmasını yeniden alevlendiriyor.

İstanbul'un yönetimiyle ilgili bu iddialar, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin, "gölge yönetim dönemi"nin başlangıcı olabilir. Kararların nerede alındığı, bürokratların neden resmi hiyerarşiye değil "merkeze" kulak verdiği gibi soruların cevabı bulunamadığı sürece, İstanbul'un yönetimi karanlık bir vaka çalışması olarak kalmaya devam edecek. Bu durumun sonuçları ve etkileri, İstanbul'un geleceği açısından büyük önem taşıyor.