12 Mayıs 2025 Pazartesi

Türkiye'den İsrail'e İki Devletli Çözüm Çağrısı! Şok Gelişme

İsrailli aktivistlerden Türkiye'ye tarihi çağrı! İsrail'in Filistin'e yönelik işgalini sona erdirmek ve kalıcı barışı tesis etmek amacıyla düzenlenen "Halk Barış Konferansı"nda, Türkiye'nin iki devletli çözümde kritik bir rol oynayabileceği vurgulandı. Aktivistler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze konusundaki güçlü duruşunu takdir ederek, Türkiye'nin Filistinliler ve İsrailliler arasında köprü kurabileceğine dikkat çekti. Peki, bu çağrının ardında yatan sebepler neler? Türkiye, bu süreçte nasıl bir rol üstlenebilir?

Türkiye'nin Barış Sürecindeki Potansiyeli

Batı Kudüs'te 60 İsrail sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşen "Halk Barış Konferansı," Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetine yönelik eleştirilerin odağı oldu. Binlerce İsrailli, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların durdurulması ve işgalin sona ermesi taleplerini dile getirdi. Konferansta öne çıkan isimlerden Moaz Inon, 7 Ekim 2023'te ailesini kaybetmiş ve "It's Time (Zamanı geldi)" koalisyonunun organizatörlerinden biri. Inon, Gazze'deki kan ve yıkımın durdurulması için İsrailliler ve Filistinliler olarak eşitliğe, onura, uzlaşmaya, adalete ve barışa dayalı bir gelecek inşa etme çağrısında bulundu. Inon, Türkiye'nin bu süreçte oynayabileceği rolü şu sözlerle ifade etti:

Türkiye önemli bir rol oynayabilir. Kudüs'te eski şehrin duvarlarını inşa eden büyük Süleyman'dı. Şimdi de Türkiye'ye ihtiyacımız var. Siz büyük bir milletsiniz, lider bir milletsiniz. Köprüler, duvarlar, kapılar inşa etmek için yardımınıza ihtiyacımız var. Duvarlarımız var, şimdi köprüler ve kapılar inşa etmemiz gerekiyor. Türkiye, Filistin ve İsrail, bunu birlikte inşa edebiliriz. Türkiye barış kampını, barışı inşa edenleri, İsraillileri ve Filistinlileri destekleyebilir.

Inon, Türkiye'nin çabalarıyla ülke liderlerinin Kudüs'ü ziyaret etmesi halinde barış için önemli bir adım atılmış olacağını da sözlerine ekledi.

İki Devletli Çözümde Türkiye'nin Rolü

"+972 Magazine" editörlerinden Meron Rapoport, iki devletli çözümden başka bir alternatif olmadığını vurgulayarak, İsrail hükümetinin Filistinlileri ortadan kaldırmayı amaçladığını iddia etti. Rapoport, İsrail hükümetinin Gazze'deki katliamı daha da şiddetlendireceğinden endişe duyduğunu belirterek, bu durumun insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu savundu. Türkiye'nin rolüne ilişkin ise Rapoport şu ifadeleri kullandı:

Bence Türkiye'nin, Türk Cumhurbaşkanı'nın (Recep Tayyip Erdoğan) bugün oldukça güçlü bir duruşu var. İsrail'in Gazze'deki eylemlerini şiddetle kınıyorlar ve tabii ki iki devletli çözüm çağrısında bulunuyorlar.

Rapoport, Türkiye'nin iki devletli çözüm konusunda İsrail üzerindeki baskısını sürdürmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Bölgesel İşbirliği ve Barış Umutları

Filistinlilere yönelik sistematik ayrımcılıkla mücadele için kurulan "Zazim"in lideri Raluca Ganea, Türkiye'nin İsrail ile Filistin toplumları arasında köprü kurulmasına yardımcı olabileceğini belirterek, bölgesel işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Ganea, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türk halkı bu konuda gerçekten çok yardımcı olabilir çünkü aynı bölgenin, benzer kültürlerin parçasıyız. Bizler, hükümetler değil sıradan insanlar, bir arada durmalı, iletişim kurmanın yollarını bulmalıyız. Gazze'de, Türkiye'de, Tel Aviv'de hepimizin dayanışması ve bu korkunç kabusu sona erdirmek için birlikte çalışmamız gerekiyor.

Ganea, barışın İsrail'in tüm Filistin topraklarındaki işgalini ve Gazze Şeridi’ndeki anlamsız kitlesel yıkım ve katliamları sona erdirmesi anlamına geldiğini de sözlerine ekledi.

İsrailli aktivistlerin Türkiye'ye yönelik bu çağrısı, bölgede kalıcı barışın tesis edilmesi için umutları yeniden yeşertti. Türkiye'nin, sahip olduğu tarihi ve kültürel bağlar, bölgesel nüfuzu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze konusundaki kararlı duruşu sayesinde, Filistin-İsrail sorununda yapıcı bir rol oynayabileceği düşünülüyor. Ancak, bu sürecin başarıya ulaşabilmesi için uluslararası toplumun da desteği ve İsrail hükümetinin uzlaşmacı bir tavır sergilemesi gerekiyor. Aksi takdirde, bölgedeki gerilimlerin daha da artması ve barış umutlarının suya düşmesi kaçınılmaz olabilir.

İlgili Haberler