TBMM Genel Kurulu'nda DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit'in 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı'nı Kürtçe kutlaması, MHP sıralarından tepkiyle karşılandı. MHP'li TBMM Başkanvekili Celal Adan'ın Koçyiğit'in mikrofonunu kapatması üzerine salonda gergin anlar yaşandı. Olay, Meclis tutanaklarına tartışmalı bir şekilde geçti.
Kürtçe Konuşma Gerginliği Tırmandırdı
DEM Partili Gülistan Koçyiğit, Kürtçe üzerindeki yasakları ve baskıları eleştirerek, yeni süreçte bu tür uygulamaların son bulmasını temenni etti. Koçyiğit, konuşmasında, "Bir halkın dili onun onurudur, onurlu yaşam mücadelemizi sonuna kadar yükseltecek bu yaşamı hep birlikte kuracağız" ifadelerini kullandı. Ancak, Kürtçe konuşmaya başlamasıyla birlikte mikrofonu kapatıldı.
Bu durum, Koçyiğit'in sert tepkisine neden oldu. Kısa bir süre sonra mikrofonunun sesi yeniden açıldığında, "Sayın Başkan, sayın vekiller; yine mikrofonumu kapattınız, gözden kaçmadı, kayıtlara geçsin. Bugünlerin geride kalacağı umudunu tekrar dinlendirmek istiyorum. Umarım bir gün bu Meclis'te Kürtçe konuştuğumuzda..." şeklinde konuştu. Tam bu sırada mikrofonun tekrar kapanması üzerine Celal Adan, divandakilere "Açıverin mikrofonu" talimatı verdi.
"Mikrofonlar Kapatılmayacak"
Koçyiğit, sözlerini tamamlarken, "Mikrofonlar kapatılmayacak ve her halk bu mecliste kendi diliyle birbirine sesleneceği günleri de birlikte inşa edeceğimize olan inancımı yenilemek istiyorum" dedi. Bu sözler, Meclis'te uzun süre yankılandı ve farklı siyasi görüşlerden milletvekilleri arasında tartışmalara yol açtı. Olayın ardından, Meclis Başkanlığı konuyla ilgili bir açıklama yapmazken, siyasi partilerden farklı yorumlar geldi.
Bu olay, Türkiye'de Kürtçe'nin kullanımı ve Kürt kimliği üzerindeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Kürt Dil Bayramı'nın kutlandığı bir günde yaşanan bu gerginlik, Meclis'teki farklı siyasi yaklaşımları ve hassasiyetleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Türkiye'de Kürtçe'nin kamusal alanda kullanımı uzun yıllardır tartışma konusu olmuştur. Özellikle siyasi arenada Kürtçe konuşmalar, zaman zaman gerginliklere neden olabilmektedir. Bu tür olaylar, Türkiye'nin farklı kültürlere ve dillere yaklaşımının ne olması gerektiği sorusunu tekrar gündeme getirmektedir. Umulur ki, gelecekte bu tür durumlar yaşanmaz ve tüm dillerin özgürce konuşulabildiği bir ortam tesis edilir.
